Etiket

alışveriş hastalığı

Tarama

Alışveriş ticari bir faaliyettir ancak günümüz dünyası için ticari bir faaliyet olmanın çok ötesine geçmiştir. Alışveriş günümüz dünyasının tüketim temelli toplumunun temel noktalarından birdir. Ayrıca gündelik yaşamın çok önemli bir parçasıdır. Alışveriş psikolojik ve sosyolojik yönleri de olan bir faaliyettir. Günümüz dünyası insanların gittikçe artan bir şekilde tüketmeleri temeline dayanmaktadır. Gündelik yaşam ve güncel kültür tüketimi daha da artıracak faaliyetleri desteklemekte, özendirmektedir. Gelir düzeylerine göre tüketim davranışı yerine herkesin imkânlarını zorlayarak hatta borçlanarak, gerekli gereksiz her şeyi alması üzerine bir yönlendirme yapılmaktadır. Buna paralel olarak kitle iletişim araçlarında “kredi kartı borcu yüzünden intihar etti” , “kredi kartı borcunu ödemek için böbreğini sattı” vb. haberler yer almaktadır. Kitle iletişim araçlarında yer bulamayan hikâyelerin sayısı kim bilir ne kadar çoktur. Yani konunun sosyal yönü de bulunmaktadır. Bu yazıda alışveriş hastalığı üzerinde durulacaktır. Alışveriş hastalığı, etkileri ve tedavisi konusunda bilgi verilmeye çalışılacaktır.

Herkes bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmek için belli zamanlarda belli miktarda alışveriş yapar. Bazen, hiç ihtiyaç duymadığımız şeyleri de sevinç, üzüntü, öfke gibi farklı duyguların etkisinde kalarak satın alabiliriz. Her anlamsız, gereksiz ya da aşırı alışveriş davranışı hastalık anlamına gelmez. Alışveriş bağımlılığı dendiğinde, takıntılı biçimde alışveriş yapma, alışveriş yapmayı düşünme, alışverişle ilgili planlar kurma gibi durumları kastedilir. Alışveriş bağımlısı, ihtiyaç dışı ve kontrolsüzce para harcar. Bu durum kişinin ailevi, sosyal ve mesleki hayatını olumsuz yönde etkiler (ÜNSALVER, 2011).

Çoğunlukla insanlar alışverişi severler. Özellikle kadınlar için alışveriş büyük bir rahatlama aracıdır. Alışverişi seviyor olmakla alışveriş hastalığı aynı şey değildir. Hastalık sayılabilmesi için “aşırı” bir şekilde yapılıyor ve düşünülüyor olması gerekiyor. Kadınlar için rahatlama aracıdır ancak bugün erkekler de alışveriş hastalığına yakalanabiliyorlar. Özellikle şehirde yaşayan, parası olan ve kişisel görünüşüne düşkün erkeklerin alışverişe çok daha istekli oldukları gözlenmektedir (ALGÜL, 2013). Alışveriş hastalığının adı “oniomani”dir ve 20. Yüzyılın başlarında tanımlanmıştır. Tanımlanma tarihi 20. Yy. başında da bu hastalığın bulunduğunu göstermektedir. Alışveriş hastalığı dürtü kontrol bozukluğu ve bağımlılık sınıfındadır. Altında doyumsuzluk, mutsuzluk, ikili ve sosyal ilişkilerde problem yaşama gibi sorunlar vardır. Kişiler daha çok gergin ya da üzgünken alışveriş yaparlar. Ayrıca depresyon, kaygı bozuklukları, bastırılmış duygular da alışveriş hastalığına yol açabilmektedir. Bu rahatsızlığa sahip kişiler hayatlarındaki duygusal boşlukları alışveriş yaparak doldurmaya çalışırlar. Evli kadınlar için alışveriş bazen eşlerinden intikam alabilme aracı olabilmektedir. Evliliklerinde yakalamadıkları mutluluğu alışveriş yaparak sağlamaktadırlar. Alışverişle, yalnızlık ve mutsuzluk anlık da olsa giderilmektedir. Başlangıç yaşı 18 yaş civarıdır ancak bunun problem olarak fark edilmesi genellikle 10 yılı alır. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak psikoanalitik görüşe göre bu kişilerin genellikle benlik değerleri düşüktür; giyim ve mücevher en çok satın alınan şeyler olup, bunlar dış dünya tarafından en çok dikkat çeken objelerdir. Kişi satın alma davranışı ile “geleceğin var olduğunu kendine inandırarak temel ölüm kaygısını azaltır (ARI SARILGAN, 2012).

Takıntılı Alışverişin (Alışveriş Hastalığının) Dört Aşaması

Ünsalver’e göre (ÜNSALVER, 2011) takıntılı alışveriş tablosunun dört aşaması vardır, bunlar;

  1. Beklenti: Belli bir ürüne sahip olmak ya da alışveriş eylemiyle ilgili düşünce, arzu ya da zihinsel meşguliyet.
  2. Hazırlanma: Kişi alışveriş ya da para harcamaya hazırlanır. Alışveriş yapmak için ne zaman, nereye gidileceği, hatta hangi kredi kartlarının kullanılacağı düşünülür. İndirimdeki ürünler, yeni moda ürünler ya da yeni mağazalar araştırılmıştır.
  3. Alışveriş: Alışverişin yapıldığı aşamadır. Takıntılı alışveriş bozukluğu olan kişiler, bu evrede yoğun bir heyecan duyduklarını söyler.
  4. Para Harcama: Ürünün satın alınıp mağazadan çıkılmasıyla eylem tamamlanır. Kişi sıklıkla pişmanlık, utanç ya da kendini hayal kırıklığına uğramış gibi hisseder. Bazen, coşku ve alışveriş tamamlanmadan önce var olan olumsuz duyguların kaybolması da hissedilebilir.

Alışveriş yapmak beyindeki mutluluk hormonunun (serotonin) da artışa sebep olur. İşte alışverişi neden çok sevildiğinin cevabı budur. Yapılan araştırmalara göre kadınlar, alışverişte ortalama 4-6 arasında zaman geçirmekteler. Bu da o kadar saat mutluluk demek. Alışveriş hastaları tipik olarak; alışverişle beraber rahatlar ancak bir süre sonra bir pişmanlık duygusu yaşamaya başlar. Gerilimle alışverişe başlayıp, aldıkça rahatlayan kişi; sonrasında pişmanlık duyar, içi içini yer. Bu kadar çok duyguyu bir arada yaşatmasıyla, ruhsal yönden yıpratıcı olan bu hastalık bir süre sonra, ne kadar alışveriş yapılırsa yapılsın tatmin sağlayamamaya neden olur (ALGÜL, 2013).

Bayanlar daha çok giysi, parfüm ve mücevher, erkekler ise elektronik, otomobil ya da hırdavat satın alır. Bu bozukluğa sahip bireylerin alışveriş kalıpları, şekilleri tipiktir. Alışveriş dürtüleri genellikle nöbetler halinde olup, haftada bir civarında, ortalama bir saat süren ataklar halinde ortaya çıkar. Tüm yıl boyunca süreğenlik gösterir, diğerleri gibi yalnızca doğum günleri ve bayramlarda yoğunlaşmaz. Kişi genellikle evdeyken, kendini çökkün ya da gergin hissederken bu dürtü belirir, kişi çoğunlukla kendisi için alışveriş yapar, bazen diğerleri için de alır. Birkaç pahalı eşyadan ziyade, çok sayıda ucuz eşya satın alırlar. Evi bir sürü gereksiz ev eşyaları ile tıkıştırılmıştır. İlaç ve alkol bağımlılığında görüldüğü gibi bir süre sonra tolerans gelişir; kişi rahatlamak için giderek daha fazla miktarlarda alışveriş yapar. Alışverişin doğası ve seyri gereği yakın ilişkilerinde bir süre sonra sorunlar yaşamaya başlar, boşanmalar sıktır. Kişi satın aldığı şeyleri gizler. Alışverişe çok fazla zaman ayırdığı için çalışıyorsa işte sorunlar yaşamaya başlar. Bu bozukluk kronik seyirlidir. Başka psikiyatrik bozukluklarla birlikte görülebilir. Duygulanım bozuklukları(depresyon, iki uçlu mizaç bozukluğu), kaygı bozuklukları (Obsesif bozukluk, Panik bozukluk, Fobiler ), madde kötüye kullanımı, yeme bozuklukları ve diğer dürtü kontrol bozuklukları gibi (ARI SARILGAN, 2012).
Bugün modern dünyanın bir getirisi olan tüketim kültürü, insanları medya aracılığıyla daha fazla almaya ve tüketmeye zorluyor. Alışveriş hastalığını körükleyen albenili reklamlar, bencilliği, kişisel hazzı vurgulayan sloganlar ve bunların yanı sıra sezon sonu indirimler, kampanyalar ve kredi kartlarına bol taksit seçenekleri de alma dürtüsünü arttırıyor.

Tedavi

Bu hastalığın tedavisi vardır. İlaç tedavisinin olumlu sonuçları olduğunu yapılan araştırmalarla desteklemiştir. İlaç tedavisin yanında psikolojik destek almak, daha da iyi sonuçlar verecektir (ALGÜL, 2013). Bir davranış sorunu olarak alışverişin tedavisinde psikoterapiler tedavinin olmazsa olmazıdır. Kişinin alışveriş davranışının bir sorun haline gelmesine neden olan sebepler ve davranışını sergileme şekli değerlendirilerek, bilişsel-davranışçı ya da psikodinamik terapiler düşünülebilir (ÜNSALVER, 2011). Deney ve kontrol grubu ile yapılan bilişsel-davranışçı grup terapisinde deney grubu lehine anlamlı farklılıkların tespit edilmiştir (MUELLER & de ZWAAN, 2008). Bunun yanında bilişsel-davranışçı terapilerin yanı sıra kendine yetme ve kendini izleme programları ile alışveriş listeleri ile birlikte uygulanan programlar da geliştirilmiştir (BLACK, 2007). Ayrıca alışveriş hastalığını engellemek için alışveriş kurallarına uymak gerekmektedir. Bu kurallar (ÜNSALVER, 2011), (ENGS, 2010);

  1. Alışveriş öncesi ihtiyaç listesi hazırlayın.
  2. Listede olmayan hiçbir şeyi almayın.
  3. Bazı mağazalar için bütçe hazırlayın ve harcayacağınız meblağı önceden belirleyin.
  4. Sırf indirimde olduğu için herhangi bir şeyi hemen almayın, 24 saat bekleyip isteğinizi gözden geçirin.
  5. Mağazaya ya da markete girdiğinizde doğrudan satın almak istediğiniz ürünün bulunduğu bölüme gidiniz.
  6. Satın almanıza mantıklı ve akılcı nedenler bulmaya çalışmayın.
  7. Kredi kartınızı acil durumlar için bir taneyle sınırlayın, harcama üst sınırını aşağı çekin.
  8. Mümkün olduğunca nakit alışveriş yapmaya çalışın.
  9. Sadece ucuz mallar satan mağaza ve marketlerden uzak durun.
  10. Vitrin gezmelerini mağazalar kapandıktan sonra yapın, gün içinde vitrinlere bakacaksanız cüzdanınızı yanınıza almayın.
  11. Alışveriş dergilerinden ve alışveriş TV kanallarından uzak durun.

Türkiye gibi endüstrileşme sürecini tamamlayamamış ülkelerde alışverişe ait bilinçli tüketici kültürü tam gelişmediği için bu süreç sancılı olabilir. Özellikle gençlerin denetimsiz piyasa ve reklamların etki alanına düşmemeleri için ailelerin yaklaşımları çok önemlidir. Bu noktada ailelerin yapabileceği en iyi ve önemli hizmet örnek olmaktır. Eğer anne babalar örnek bir tüketici davranışı sergilerlerse çocuklar da onları örnek alacaktır. Marka düşkünlüğü gibi sığ davranışlar geliştirmeyeceklerdir. Ancak özellikle çalışan annelerin dikkatli olması gerektiği de açıktır. Çünkü genellikle çalışan anneler çocuğunu ihmal ettiği düşüncesiyle ve kendini suçlayarak çocuklarına gerekli gereksiz oyuncak, giyişi, cep telefonu vb. şeyler almaktadırlar. Ayrıca bazı aileler de çocuklarının okul başarısı için ödüller vaat etmektedirler. Sürekli ödül bir süre sonra değerini yitirir ve tatminsiz, tüketen çocuklar haline gelirler. Bütün bu olumsuz durumlardan uzak durmanın yolu rüşvet gibi ödül vermemek ve bilinçli bir aile tüketici kültürü oluşturmaktır. Bunun için, biraz önce ifade edildiği gibi ailenin örnek olması gerekmektedir. 2013’ün Türk gençliği için mutlu ve huzurlu geçmesini dilerim. Saygı ve sevgilerimle…