Etiket

yapay zeka

Tarama

Hayatımızı daha bağımsız hale getireceği düşünülen teknolojik gelişmeler bizleri teknolojik sistemlere daha da bağımlı hale getirmektedir. Günümüzde hemen hemen her birey, her yeri kaplayan esrarengiz teknolojik örümcek ağlarına yakalanmış durumdadır. Bu ağlar hareketlerimizi ya kontrol ediyor ya da sınırlıyor. Özgürlüğün ve özgünlüğün yaşam alanı olan mahremiyet alanlarımız, insan faaliyetlerini kolaylaştırmak adına ortadan kaldırılmaktadır. Bu sistemden kurtulmak adına yaptığımız en ufak kıpırdanışımız bile bizi sistemin dışına iterek hayattan ve çevreden yalıtımlı izole bir hayat yaşamaya mahkûm ediyor.

Sistemin ağaları insan yapımı yazılımlarla yapılırken, bu yazılımlar insan hayatına yön veren en etkili unsurlar haline geliyor. İnsan mı teknolojiye yön veriyor, yoksa teknoloji mi insan hayatına yön veriyor? Sarmalı bile teknolojinin hayatımıza kattığı anlam karmaşalarından biridir.  

Hayatımızı kolaylaştıran ve hayatımıza dokunan yapay zekâ teknolojileri, bize bir şeyi kolay elde edebilecek olanakları verirken bizim de kolayca denetlenmemizin önünü açacaktır. Örneğin en sıradan paylaşımları takipçisi olduğumuz kitlelerle paylaşırken kendi verilerimizi de büyük algoritmalara teslim ettiğimizin pek farkına varmıyoruz. Afrika ve Amerika’ya gelen beyaz ırkın, yerlilerin liderlerini çok basit renkli boncuklarla kandırıp ellerindeki toprakları alması gibi, basit veri paylaşımları bize ait olan her unsurun elimizden çıkmasına neden olacak bir veri kaybına dönüşebilir.

İnsan faaliyetleri, insanların olaylara karşı vücut tarafından salgılanan algoritmalara göre belirlenir. Tıpkı DNA dizilimi şiflerinin çözümü gibi veri algoritmalarının çözülmesiyle, insanın iç dünyasına ait hiçbir gizem kalmayacaktır. Duygularını en başarılı şekilde gizleyen soğukkanlı insanların bile bütün duyguları vücut algoritmalarının çözümü ile gizemini kaybedecektir. Bu durum, bizi bizden daha iyi bilen dijital sistemler ile gerçekleşecektir.

Bizi bizden daha iyi bilen dijital sistemler hayatımızda önemli kolaylıkların oluşmasını sağlayacaktır. Vücut algoritmalarının bir data merkezinde toplanması ve bu dataların erişime açılmasıyla hemen hemen bütün hastalıklarda ön teşhis dönemi başlayacaktır. Yani bir çocuğun 40’lı yaşlardan sonra ortaya çıkacak kronik hastalıkları daha çocuğun ergenlik çağına bile girmeden teşhis edilip erken tedavi süreci başlatılarak belki de birçok kronik hastalık ortadan kaldırılacaktır. Bu durum bizim algoritmalarımızı daha kolay paylaşmamıza sebep olacaktır. Ancak erişime açılan algoritmaları elinde bulunduran sistem veya onun arkasındaki güç bizi istediği gibi yönlendirmeye başlayacaktır.

Biyoteknoloji ve bilgi teknolojileri sayesinde insani emek yoğun üretim getiren sistemler hayatımızdan büyük bir oranda çıkarılacaktır. Buna bağlı olarak milyarlarca insan işsiz kalacaktır. İşçi sınıfının ortadan kalkmasıyla işçi dayanışması ve işçi hakları da önemini kaybedecektir. Verilen emirleri sorgusuz sualsiz yerine getirecek robotik teknolojiler sayesinde acımasız patronlar yaygınlaşacaktır. Büyük veri algoritmalarını büyük oranda ele geçirecek bir avuç elitist sayesine dijital diktatörlükleri ortaya çıkaracaktır.

Sistem üreten insan sistemin kölesi haline gelmektedir. Sistem piyasa mantığına göre hareket etmektedir. Tüketim ve Pazar ekonomisi sistemin başlıca yaşama biçimidir. Piyasayı elinde tutan yatırımcılar ve onlara yeni yatırım alanı oluşturma görevindeki mühendislerin hayatı anlama gayesindeki filozoflar gibi bir dertleri yoktur. İnsanlığı kurtaracak veya insanlığın iyiliğine hizmet edecek bir buluşu geliştirme gibi bir dertleri de yoktur. Sadece mevcut kazançlarına geliştirme derdinle olan azınlık bir şekçin gurubun eline olan dijital teknolojiler yüzünden hem dünyamız hem de insanlık tehlike altındadır.  

İnsanlık tarihi dünyayı anlama ve dünya kaynaklarını kontrol etme çabası üzerine kuruludur. Ancak insanın iç dünyasını anlamak ve onu kontrol etme yönünde ciddi bir çaba yoktu. Biyoteknoloji ve bilişim teknolojisi sayesinde iç dünyamızı anlama ve kontrol elde yönünde ciddi faaliyet alanı ortaya çıkacaktır. Vücut verilerimizi kayıt altına alan sistemler sayesinde insanın iç dünyasını denetim altına almak mümkün olabilmektir. Kolumuzdaki saatler, bileklikler, gözümüze taktığımız lensler ya da iç çamaşırlarımız bütün kan değerlerimizden tansiyon değerlerine, kolesterol değerlerinden böbrek değerlerine kadar bütün vücut fonksiyonlarını kayıt altına alabilecektir. Böylece hem hastalıkların erken teşhisi mümkün olurken hem de vücut algoritmalarının şifresi çözüldüğünden insanlar istenilen davranış kalıplarına büründürülebilecektir. Bu durum gelişmemiş ülkelerin insanları akıllı telefonları ile zengin insanların en gelişmiş şehir hastanelerinde aldığından çok daha iyi bir sağlık hizmetine ulaşabilmelerine olanak sağlayacaktır. Anacak otoriter rejimlerin eline geçen algoritmaların toplandığı data merkezleri sayesinde diktatörler sadece ne hissettiğinizi bilmekle kalmayacak; size ne isterse onu hissettirebileceklerdir. Böylece diktatörler, ne kadar baskıcı olursa olsunlar vatandaşlara kendilerini sevmelerini sağlayabileceklerdir.

Bilimsel gelişmeler günümüze kadar çok zahmetli bir bilgi toplama sonucunda yapılmaktaydı. Bilimsel üretkenliğin şartların zorlamasına bağlı olarak yavaş gerçekleştiği durumlarda bile bilim insanlarının büyük bir saygınlığı vardı. Artık bilgiye ulaşma konusunda zahmetli bilgi toplama işlemini zahmetsiz bir şekilde Google’den temin ediyoruz. Yani bilgiyi aramıyoruz; Google’lı arıyoruz. Bilimsel güvenirlik, kanıtlanabilirlik gibi kavramların yerini Google aramalarında en üstte çıkan sonuçlarlar alıyor. Böyle devam ederse geriletilmiş insanlara dönüşebiliriz.

Biyoteknoloji alanındaki gelişmelere ekonomik bakımdan iyi durumda olan insanlar daha kolay ulaşacaklardır. Bu sayede bir çocuğa daha anne karnındayken müdahale edilerek çocuğun daha sağlıklı, daha gelişmiş ve fiziksel yönden daha güzel bir yapıda olması sağlanabilir. Yani ekonomik sınıfsal farlılıklar yeni tarz biyolojik sınıfsal farlıklara dönüşebilir. Günümüze kadar zenginlik, tüketime dayalı bir statü farklılığı iken gelecekte fiziksel üstünlük şeklinde bir statü farlılığına dönüşebilir. Böylece insanlık ekonomik ve siyasi kastlara ilave olarak biyolojik kastlara da ayrılabilir.

İnsanların yaşadığı çevre koşulları insanların beş duyu organını çalıştırmasını zorunlu kılmaktadır. Teknolojik gelişmeler bazı fiziksel aktiviteleri ortadan kaldırdığından dolayı bazı duyu organlarımız işlevlerini kaybedebilirler. Dijital teknolojiler bizi koklama ve dokunma duyularından uzaklaştırmaktadır. Bir manzarayı görebiliyoruz ama ona ne dokunabiliyor de onu koklayabiliyoruz. Bunlar yerine akıllı telefonlarımıza ve bilgisayarlarımızın içinde boğulup gidiyoruz. Kullanılmayan uzuvların ilerde insanda ne gibi fizyolojik dönüşümler getireceği belirsizdir. Ancak suratları akıllı telefonlara yapışmış zombi görünümlü insanlarla karşılaşmak pek olası görülüyor

Teknolojik gelişmeler ve yapay zekâ teknolojileri sayesinde insanlık neredeyse bütün dünyanın içine sığdığı bir kutuya hapsolmak durumuyla karşı karşıyadır. Daha çok kişi tanıyoruz, daha çok şey biliyoruz. Ama en yakınımızdakilerle bile sohbet etme yeteneğini kaybediyoruz. Aşırı gıda tüketimi bedenimizi obezite yapıp yaşam kalitemizi önemli oranda düşürmektedir. Aşırı teknoloji kullanımının da yaşam kalitemizi düşüreceğe benziyor.

@sechaber2060

Teknolojik ilerlemeler toplumsal yönelişleri belirlediği gibi toplumları yönlendirmek isteyenleri etkileyebilir. İletişim bilişim sistemlerindeki gelişmeler bireysel farklılıkların daha da belirgin yaşanabileceği izlenimlerini verse de kendine yabancılaşmış ve özgünlüğünü kaybetmekte olan tek tip insan yapısına evirilmesine neden olacak durumlar da yaşanabilmektedir. Neyin iyi ya da kötü olduğu, hatta neyin güzel veya çirkin olduğu kişisel değerlendirmeler yerine büyük bir verinin sistemli bir şekilde mesajlarıyla bireyselliği kolektif ikna mekanizmasına döndürebilmektedir. Bu durumda insanların algıları bir merkezin isteklerine göre yönlendirilebilir mi sorusu gündeme gelmektedir. Ya da insanları artık ikna etmeye gerek duymadan yönlendirmek mümkün olabilir mi diye de sormak mümkündür.
Bu gibi sorularımızı çok isabetli bir şekilde Yuval Noah HARARİ “Dijital Diktatörlük” olarak kavramlaştırmıştır. Bu çarpıcı kavram aslında gelecekte çok sık duyacağımız bir kavram olarak karşımıza çıkacaktır. Teknolojik ilerlemelerin baş döndürücü bir hızda gelişmesi, teknolojik çeşitliliğin artması anlamına gelmez. Teknolojide tekdüzeliğe doğru bir gidiş olmaktadır. Yeni teknolojiler yerine mevcut olanın iyileştirildiği bir inavasyon dönemi yaşamaktayız. Emek yoğun üretim tarzından, sistem-bilişim üzerine kurulu dijital gelişim dönemine geçmekteyiz. Bu durum insani özgün–yaratıcı üretim sistemini sonlandırabilir. Çalışmayan araştırmayan insanda özgünlük yaratıcılık azalabilir. Üretim sistemleri insanın sıradanlaşmasına ve tekdüze bir insan tipine dönüşmesine yol açabilir.
İnsan neslinin varoluşundan beri süregelen sınıfsal mücadelede yeni bir döneme girmek üzereyiz. Demokrasi en ciddi sınavlarından birini vermek durumundadır. Halkın egemenliğine dayanan çoğulculuk ilkesine göre belirlenen bir sistem olan demokrasi, kişisel hak ve hürriyetlerin güvencesidir. Herkesin her istediğini yapabildiği sınırsız bir özgülük ortamının gerçekleşmesi asla mümkün değildir. Ama bazı kesimler başkalarının hak ve hürriyetlerini çiğneme pahasına sınırsız özgürlük istemektedirler. Gücü ele geçirmenin kitlelileri yönetmekle eşdeğer olduğunu düşünen otoriteleşme yanlısı kişiler vardır. Bu kişiler, isteklerini gerçekleştirmek için artık kitleleri ikna etmek zorunda olmadıklarını düşünüyorlar. Otoriteleşme dijital sistemlerle yeni bir boyut kazanacaktır.
Kitle iletişim araçlarının gelişimi insanlar arasında kolay iletişim yapmanın ötesinde insanları iletişim sistemlerine hapseder bir yapıya gerçekleşmektedir. Özellikle insana ait algoritma verilerinin bir data merkezinde toplanmasıyla bütün davranışların daha kolay analiz edilmesini sağlanacaktır. Gerek sosyal paylaşım sitelerinde, gerekse de günlük hayatta giderek hayatımızda daha fazla yer eden yapay zeka ürünleri davranışlarımızın daha kolay yönlendirilmesini sağlayacaktır. Bu sistemlerin güçlü bir otoritenin kontrolüne girmesi, otoritenin kalıcılaşmasını sağlayabilir.
Yakın vadede saydığımız bu durumlar, orta ve uzun vadede daha sorunlu durumlara dönüşebilir. Yapay zeka yapımı güvenlik sistemleri insanı devreden çıkaran askeri ve polis gücüne dönüşebilir. Acımasız, kanun dışı ve aşırı güç kullanmaya dayalı emirler ya da talimatlar insani vicdan muhakemesinden geçip yerine getiremeyebilir. Fakat verilen komutları hiç sorgulamadan yapan ve herhangi bir duygusal özeliğe sahip olmayan yapay zekâ ürünü güvenlik güçleri en insanlık dışı emirleri bile sorgusuz sualsiz yerine getirebilir. Üstelik bu emirleri yerine getirirken hiçbir karşılık beklemeden yerine getirecektir. Böylesi yapay zekâ ürünlerinin otoriter kişilerin eline geçmesi ihtimali çok yüksektir.
Büyük şirket sahipleri ve politik liderler, yönetme güçlerini ellerinde bulundurmak için kitleleri ikna etmeleri gerekmektedir. Çünkü onların isteklerini yerine getirmek için insan gücüne dayalı büyük bir kitleye ihtiyaçları vardır. Bir siyasi liderin ihtiyaç duyduğu asker gücü kadar bir patronun da işçiye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar yapay zekâ ürünü robotlarla giderildiğinde, bir siyasi lider yönetim gücünü devam ettirmek için seçmenlerinin oyuna ihtiyaç duymayacak, ya da bir patron şirketinin yüksek kazançla üretim yapması için işçilere ihtiyaç duymayacaktır.
İşçiye ya da askere ihtiyaç duymayan bir patron ve yönetici otoriter yaklaşımlarından dolayı hesap vermek zorunda kalmayacaktır. Bir şeyi yaptırırken başkalarına onaylatma gereği duymayan bir yöneticinin zalimleşeceği muhakkaktır. Teknolojik ilerlemeler her konuda önemli dönüşümler sağlayacağı gibi demokraside de önemli dönüşümler sağlayacaktır. Hatta bu durum demokrasinin sonunu da getirebilir.
Seçmenler ve işçi sınıfı için daha zor bir süreç gerçekleşecektir. Yapay zekâ sistemleri sayesinde ihtiyaç duyulmayan seçmen ve işçi sınıfı ne yapacak? Hak ihlali var diye kime tepki gösterecekler? Olmayan bir işçi sınıfı ile olmayan bir seçmen sınıfı neyin dayanışmasını yapıp, neye tepki gösterecekler? Anlamını yitirmiş bir sınıfsal yapının anlamlı yapacağı hemen hemen hiçbir şey kalmayabilir.
Yönetici sınıfın yapay zekâ gücünden yararlanması, maddi olanaklar nedeniyle daha kolaydır. Bu gücü vatandaşları denetlemek, izlemek, muhalif hareketleri bastırmak için kullanırsa çok vahim sonuçlar ortaya çıkacaktır. Tarih boyunca insanlık, çok büyük bedeller ödeme uğruna belli haklar elde etti. Bu hakların devam etmesi kamuoyu denilen muazzam bir denetim mekanizması ile sürdürülebiliyordu. Yapay zekâ teknolojileri ile kamuoyunun desteğine ihtiyaç duymayan yöneticiler daha da otoriter davranışlar gösterecektir. Üstelik bu sınıfın elindeki olanaklarla daha uzun ve sağlıklı bir hayata kavuşmaları tarihin sonunu kendi lehlerine göre getireceklerini göstermektedir.

*sechaber.com

Düşünün.tahayyül edin..1998 de KODAK ta 170 000 kişi çalışıyordu, şirket ürettiği fotoğraf kağıtlarının %85 ini Dünya çapında satıyordu. Birkaç yıl içinde fotoğraf kağıdı üretimine gerek kalmadı ve şirket iflas etti. Kodak Şirketine ne oldu? Önümüzdeki 10 yıl içinde diğer birçok endüstri alanında neler olacak? İnsanların çoğu değişimi anlayamıyor. 1998 yılındayken, çok değil üç yıl sonra 2001 de fotoğraflarınızı film kağıdına çekmeyeceğiniz aklınıza gelmiş miydi? Digital kameralar 1975 yılında icat edildi. İlk kameralar sadece 10 000 piksel kabiliyetindeydi, sonrakiler Moore Kanununu izledi. (Moore Kanunu: Çok hızlı artışla ilgili bir elektronik kanunu) Bütün üstel teknolojilerde olduğu gibi Digital kameralar uzunca bir süre hayal kırıklığı yarattı ama daha sonra, sadece birkaç yıl içinde, film fotoğrafçılığına göre çok üstün olduğu kanıtlandı ve fotoğrafçılıkta kullanılan başlıca yöntem haline geldi. Şimdi aynı şey yapay zeka, sağlık. Elektrikli/otomatik(şoförsüz) araçlar, eğitim, üç boyutlu baskı, tarım ve mesleklerde de oluyor. Dördüncü endüstri devrimine hoş geldiniz..Üstel yazılım teknolojisine hoş geldiniz..Bu yazılım kabiliyeti 5-10 yıl içinde geleneksel endüstri yöntemlerinin büyük bölümünü yok edecek. UBER’in sadece bir yazılımdan ibaret olduğunu, şirketin kendine ait bir tek otomobili bile olmamasına rağmen Dünyanın en büyük taksi şirketi olduğunu hatırlatmak isterim. Aynı şekilde AirBnB ; binası, oteli, moteli yok ama dünyanın en büyük Otel İşletmecisi (Şirketi)


YAPAY ZEKA: Bilgisayarlar dünyayı anlama ve yorumlama konusunda kat be kat üstün. İçinde bulunduğumuz yıl Bilgisayar, dünyanın en iyi “GO PLAY” (Damaya benzer, çok zor bir uzak doğu oyunu) oyuncusunu yendi. Bu olay, tahmin edilen tarihten on yıl önce gerçekleşti. ABD de genç avukatlar işsiz..Avukatların ilgilendiği çok karmaşık olmayan hukuki konularda gerekli öneri veya çözüm yollarını saniyeler içinde ve %90 doğrulukla” IBM Watson programından” alabilirsiniz. Aynı işlem avukatlarla yapılırsa doğruluk oranı %70 den yukarı çıkmıyor… Eğer Hukuk tahsili yapıyorsanız hemen bırakın..Yakın gelecekte avukat sayısı bugünkünden %90 daha az olacak, sadece özel konularda yetişmiş olanlar kalacak..


WATSON kanser teşhisinde sağlık personeline yardımcı oluyor. WATSON TARAFINDAN YAPILAN KANSER TEŞHİSİ, normal insan tarafından yapılana göre DÖRT kat daha doğru ve kesin. FACEBOOK tarafından geliştirilen “Model Tanıma Yazılımı” insan yüzünü insandan daha iyi tanıyor. 2030 yılında Bilgisayarlar insanlardan daha akıllı hale gelecek.

ŞOFÖRSÜZ ARAÇLAR: 2018 yılında ilk şoförsüz araçlar yollarda görünecek. 2020 yılı civarında günümüzün otomobil endüstrisi çökmeye başlayacak. Özel bir aracınızın olması gerekmeyecek. İhtiyaç duyduğunuzda telefonla araç isteyeceksiniz, araç kapınıza gelecek ve sizi gitmek istediğiniz yere götürecek. Park etme sorunu ortadan kalkacak, gittiğiniz mesafenin karşılığı olan ücreti ödeyeceksiniz. Seyahat sırasında işinizi yapabileceksiniz, zaman kaybınız olmayacak. Çocuklarımız araba sahibi olmak ve ehliyet almak zorunda kalmayacaklar. Böyle bir düzenleme için %90-95 daha az sayıda araca ihtiyaç olacağından şehirler değişecek. Eskiden Araç park sahası olarak kullanılan alanlar yeşil parklara dönüştürülecek. Her yıl Dünyada meydana gelen trafik kazalarında 1.2 milyon kişi hayatını kaybediyor. Bugün her yüz bin km.de bir kaza meydana geliyor. Otopilotla yönetilen araçlarda kaza miktarı her 10 milyon km.de bire düşecek. Her yıl milyonlarca insan hayatı kurtulacak. Araç üreten şirketlerin çoğu iflasın eşiğinde..  Tesla, Apple, google gibi teknoloji şirketleri revolutionary bir yaklaşımla tekerlekli bilgisayarlar üretirlerken, geleneksel araç şirketleri evolutionary bir yaklaşımla daha iyi araçlar üretecekler. Audi ve Wolkwagende çalışan birçok mühendisle konuştum, TESLA dan çok korkuyorlar.. Kaza olmadığı için sigorta şirketleri büyük sorunlarla karşılaşacaklar, sigorta bedelleri 100 kat azalacak. Bugünkü araç sigortalama modeli ortadan kalkacak. Arsa, arazi ev alım satım işleri de değişmek zorunda kalacak. İnsanlar işe giderken bile çalışabilme imkanına kavuştuktan sonra, uzak da olsa daha güzel ve doğaya daha yakın yerlere taşınacaklar. 2020 yılına kadar yollardaki araçların büyük kısmı elektrikli olacak. Etrafı kirletmeyen, maliyeti oldukça düşük elektrikle çalışan araçlar kullanıldığından Şehirler daha temiz ve daha sessiz hale gelecek. Güneş enerjisi ile çalışan araçlar exponential eğride 30 yıl sonra görünüyor. Fakat etkilenmeleri şimdiden izliyoruz. Geçen yıl dünya çapında açılan Güneş Enerjisi İstasyonu sayısı fosil yakıt istasyonu sayısından fazla oldu Güneş enerjisi maliyetleri o kadar düşecek ki bütün kömür şirketleri 2025 yılına kadar faaliyetini durduracak.  Ucuz elektrikle birlikte ucuz ve bol su da gelecek.. Bir metre küp tuzlu suyu içme suyu haline getirmek için sadece 2 KW elektriğe ihtiyaç var. Dünya üzerinde çok yerde yeterli su var ama içme suyu yeterli değil. İnsanların  istedikleri an istedikleri kadar (maliyeti yok denecek kadar az) suya sahip olduklarında neler olabileceğini bir düşünün..


SAĞLIK: Tricorder X in fiyatı bu yıl açıklanacak. İlaç şirketleri cep telefonu ile birlikte çalışarak Retinayı tarayan, analiz için kan ve nefes örneği  alıp 54 değişik test yaparak hangi hastalık varsa ortaya çıkaran “Tricorder” adı verilen bir tıbbi cihaz üretiyor. Cihaz oldukça ucuz olacağından birkaç yıl içinde, Dünya üzerindeki herkes hemen hemen hiç harcama yapmadan en üst düzeyde sağlık hizmetine kavuşacak.

ÜÇ BOYUTLU BASKI: Önümüzdeki on yıl içinde en ucuz Üç Boyutlu (3D) Baskı cihazının fiyatı 18 000 Dolardan 400 Dolara düşecek. Aynı zamanda cihazlar 100 kat daha hızlı hale gelecek. Bütün önde gelen ayakkabı firmaları bu günden bu cihazlarla ayakkabı üretmeye başladı. Uzak hava alanlarında uçak yedek parçalarının 3D printerle üretimine başlandı. Uzay istasyonunda 3D printer kullanılıyor. Bu sayede ihtiyaç duyulan yedek parça veya malzeme yerinde üretilebildiğinden geçmişte olduğu gibi büyük miktarda yedek parça taşınmasına gerek kalmıyor. Bu yılın sonuna kadar yeni akıllı telefonlarda 3D tarama kabiliyeti olacak . Bu sayede kendi ayaklarınızın ölçüsünü çıkararak en uygun ayakkabıyı evde üretebileceksiniz. Çin’de 6 katlı bir iş merkezi 3D ile üretilerek tamamlandı. 2027 yılına kadar bugün geleneksel yöntemlerle üretilmekte olan malzemenin %10 u 3D ile üretlmiş olacak.

İŞ İMKANLARI: Belirli bir sahada iş hayatına atılmayı düşünüyorsanız, kendinize sorun; “Bu işi gerçekleştirebilecek miyim?” Cevabınız evet ise; “Bunu daha erken nasıl yapabilirim” konusuna odaklanın..Tasarladığınız iş telefonunuzla yapılamıyorsa, fikrinizi unutun. 20 nci yüzyılda başarı için tasarlanmış herhangi bir fikir, 21 nci yüzyılda başarısızlığa mahkum olabilir..

MESLEK: Bu günkü mesleklerin (işlerin) %70-80 i önümüzdeki 20 yılda yok olacak. Pek çok yeni mesleğin ortaya çıkacağı kesin, ancak böylesine kısa bir zaman aralığında yeterli sayıda yeni meslek ortaya çıkar mı? Sorusunun cevabını henüz bilemiyoruz..

TARIM: Önümüzdeki yıllarda “TARIM ROBOTLARI” 100 Dolara satılacak. 3.ncü dünya ülkelerindeki çiftçiler arazilerinde bütün gün çalışmak yerine tarım robotunu yöneten birer yönetici olacaklar. Aeroponiklerin(Havada Yetiştirilen Bitkiler) daha az suya ihtiyacı olacak. Dana eti üreten ilk PETRI tabağının (Bakteri üreten tabak) ürettiği et 2018 yılında danadan elde edilen etten daha ucuz olacak. Şu anda, tarıma elverişli arazinin % 30’u büyükbaş hayvan üretimi için kullanılıyor. Hayvan yetiştirmek için Bu araziye ihtiyacınızın kalmadığını düşünün.. Böcek proteinini Kısa süre içinde piyasaya sürecek girişimler var. Böcek proteini etten daha fazla protein içeriyor. Halen çoğu insan böcek yeme fikrine soğuk bakmasına rağmen”Böcek Proteini” alternatif protein kaynağı olarak adlandırılıyor.

MOODIES:  Hangi ruh hali içinde bulunduğunuzu söyleyen ‘Moodies’ adında bir uygulama var. 2020 ye kadar yüz ifadenizden yalan söyleyip söylemediğinizi tespit edebilecek uygulamalar geliyor. Tartışanların doğru veya yalan söylediklerinin kolayca anlaşılabildiği politik bir tartışma izlediğinizi düşünün..

BITCOIN (BTC- Elektronik Para Birimi):  bu yıl ana para birimlerinden biri olabilir, hatta varsayılan rezerv para birimi haline bile gelebilir.

EĞİTİM: Afrika’da ve Asya’da en ucuz akıllı telefonlar şimdiden 10 Dolara satılıyor. 2020 ye kadar insanların büyük çoğunluğu, Dünya klasında eğitim ve bilgiye ulaşmayı sağlayacak, akıllı telefon veya benzeri bir kolaylığa sahip olacaklar. Her çocuk sanat, mühendislik, tasarım, dil, bilim, müzik, matematik vb konularda eğitim almak için KHANS ACADEMY veya benzeri diğer imkanları kullanabilecek.

UZUN YAŞAM: Şimdi ortalama ömür yılda üç ay uzuyor. Dört yıl önce 79 yıl olan ortalama ömür şimdi 80 yıl. Aynı zamanda şimdi üç ay olan yıllık artış da artıyor. 2036 yılına kadar yıllık artış yılda 12 ay (bir yıl) olabilir. Bu nedenle hepimiz çok uzun süre yaşayabiliriz, muhtemelen 100 yaşının çok üzerine kadar. Bu bugünün bilim ve teknolojisine göre bilebildiklerimiz. Kim bilir gelecekte daha neler olacak, tam anlamıyla büyüleyici !. Ürkütücü? Heyecan verici?

Yazar: Roger Stapley


İngiliz bilim adamlarının yapay zeka teknolojisi ile ‘robot yargıç’ geliştirdi. Yapay zekanın son ürünü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davalardan yüzde 79’unun hükmünü doğru tahmin etti.

Londra’daki UCL Üniversitesi ile Sheffield Üniversitesi’ndeki bilgisayar mühendislerinin geliştirdiği algoritma, davaları hem yasal hem ahlâki boyutlarıyla inceleyebiliyor.

Algoritmayı geliştiren ekip, yapay zekası olan bir bilgisayara AİHM’de görülen 584 davayı yükledi.

Bilgisayar da ortada bir insan hakları ihlali olduğunda; bazı ifadelerin veya bilgilerin dava metinlerinde daha sık kullanıldığını tespit etti.

‘Robot yargıç’ 600’e yakın davanın hükümleriyle ilgili tahminlerde bulundu.

Neredeyse her beş karardan dördü doğru tahmin edildi.

‘Kolaylık sağlayabilir’

Araştırmayı yöneten UCL’den Dr Nikolaos Aletras, “Yapay zeka üzerinde büyük bir ilgi var ancak (yapay zekanın) yakın bir gelecekte yargıçların veya avukatların yerine geçebileceğini düşünmüyoruz. Yine de yapay zeka davaların yapısını daha hızlı algılayacağı için kullanışlı olabilir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre hak ihlalinin yaşandığı davaları bulmakta kolaylık sağlayabilir” dedi.

Uzmanlar 60’lı yıllarda, gelecekte makineler sayesinde dava sonuçlarının tahmin edilebileceğini öngörmüşlerdi.

Araştırmanın bir sonraki aşamasında ise uzmanların sisteme daha fazla veri yükleyecekleri belirtildi.

“Sistemin tanıklardan ve avukatlardan gelen ifadeleri de algılayabilmesi için bir engel yok” dedi.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-37750409