Paylaşmak Güzeldir!

Küreselleşme sınır tanımaz bir hızla gelişirken insanın yaşamsal sınırları giderek daralmaktadır. Kırsaldan kente doğru yönelen yoğun göç dalgasını da içine katarsak küreselleşme hem üretim tarzlarında hem de kültürel alanlarda tek tip bir yapılanmaya evrilmektedir. Geleneksel üretim tazları terk edilerek tamamen piyasacı bir anlayışa göre şekillenen üretim biçimleri sağlığımızı ciddi derecede tehdit etmeye başlamıştır. Yerelde oluşan çok zengin kültürel birikim, popüler kültüre dönüşmekte ve insanlarda tüketime dayalı ortak bir yapıya bürünmektedir.
Küreselleşme sanki yeni bir din haline gelmiş ve bu dinin mabetleri de AVM’ler olmuştur. Her gün milyonlarca insan bu AVM’leri tavaf etmektedir. Yerele ait her şeyin acımasızca yok edildiği bu yeni düzende, insanlar geleneksel üretim biçimlerine dönme arayışı içine girmişlerdir. Çünkü kalabalık kentlerde gürültü kirliliğinden hava kirliliğine, sağlıksız gıdalardan sağlıksız su tüketimine kadar pek çok şeyle mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Kanserojen maddelerin tüketimine dayalı kanser vakalarında görülen inanılmaz artışlar insanlığı tedirgin etmektedir. Piyasacı yaklaşımların getirdiği yoz- dejenere kültür, kentlerde ciddi suç patlamalarına neden olmaktadır.
Çözümsüzlüğü üreten kapitalist sistem, kendi içinde bu sisteme direnme isteğinde bir gurup ortaya çıkarmıştır. Bu Grup Küresel Ekoköyler Ağı (GEN)’dır. Bu açıdan baktığımızda ekoköylerin toplumdaki hasarı onarma ve gezegenimizin limitleri dahilinde yaşama konusunda bize yol göstereceğini söylemek yanlış olmaz. Ekoköyler dünyayı etkileyen çevre hareketlerinin çok önemli bir ayağıdır ve geleneksel yaşam şekillerinin yeniden canlandırılması için yerelin canlandırılması amacındadır.
Ekoköyler tam teşekküllü toplumun küçük birimlerini oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. İnsan etkinliklerinin zararsız bir şekilde doğa ile bütünleştiği, sağlıklı insan gelişimini destekleyen, başarılı bir şekilde kesintisiz olarak sürebilecek yerleşimler elde etmek ekoköy sakinlerinin hedefleridir.
Ekoköylerde temel amaç çevrenin iyileştirilmesidir. Sosyal yaşamanın güçlendirilmesi adına ortak yaşam alanlarını çoğaltmaya ve bireysel eşya kullanımını en aza indirmeye çalışırlar. Böylece doğadan daha az madde temin ederek daha fazla kişinin yararlanması sağlanır. Yerel üretimler desteklenerek yerel ekonomiler canlandırılmaya çalışılır. Yerel ekonomilerin canlandırılması, ulaşım giderlerinde ciddi azalmalara sebep olacağından ürünler de ucuz elde edilebilmektedir. Ulaşımdan kaynaklanan çevreye salınan karbon miktarlarının azalması küresel iklim değişkelikleriyle mücadelede iyi bir etki yaratacaktır.
Eköyle klasik köy anlayışından faklı bir yapıdadır. Ekoköy hareketinde bilim, teknoloji ve eğitim bir kent ortamını aratmayacak kadar yoğundur. Birçok ekoköy üniversitelerle işbirliği yapmaktadır. Yine köylerin çoğunluğu kendi elektriğini yenilenebilir ve tükenmez enerji kaynakları olarak nitelendirilen güneş ve rüzgâr enerjisinden elde etmektedir. Ekoköylerde tiyatro, konser ve toplantı gibi faaliyetler günlük hayatın sıradan faaliyetleri arasında yer alır.
Ekoköyler, orada yaşayanların temel ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla karşılama anlayışına dönük üretim yapan yerlerdir. Bu yerler,  çevrenin koşulları göz önünde bulundurularak toprağa dayalı organik üretim yaparlar. Köylülerin ihtiyaçlarını karşılamak için ortak bankaları ve kendilerine ait para birimleri bile vardır. Kurulan ağlar sayesinde ihtiyaç fazlası ürünler satılarak köye ekonomik kazanç sağlanır.
Ekoköyler dünyanın pek çok yerinde bulunmaktadır. Bu yerler arasında en meşhurları, Hindistan’daki Auroville, Senegal’daki Mbam ve Faoune, Almanya’daki Sieben Linden, ABD’deki Ithaca ve Brezilya’daki Ecoovila ekoköyüdür. Bu ekoköyleri kısaca incelemekte fayda vardır.
Hindistan’daki Auroville ekoköyünde ilk yerleşenler su pompası ve enerji üretmesi için araziye yel değirmenleri monte etti. Köylüler, güneş enerjisi ve biyokütle elde etmek için çok çalıştı ve bu çabalarının sonunda Auroville, Hindistan’daki en büyük alternatif enerji sistemleri merkezi haline geldi. Bu alternatif enerji sistemleri arasında en dikkat çekeni monte edildiğinde mutfak çatısından günde 1000 öğün yemek pişirmeye yetecek enerjiyi üreten 15 metre çapındaki güneş toplayıcısıdır.
Almanya’daki Sieben Linden ekoköyünün elektrik enerjisini fotovoltik paneller karşılamaktadır. Sıcak su ihtiyacı için güneş enerjisi kullanılmaktadır. Köy kendi sebze ihtiyacının %75’nin kendi imkanlarıyla organik üretimle elde etmektedir.
ABD’deki Ithaca ekoköyünde en dikkat çeken uygulama, sahip olunan arabaların ortak kullanımını sağlayan araba havuzudur. Böylece daha az araçla daha fazla iş yapma imkânı elde edilmiştir. Ithaca ekoköy arazisinin %95’inde organik tarım, otlak, orman arazisi ve sulak alan için ortak alanlar mevcuttur. Burada yaşayan bir aile ekoköy destekli bir üretimle haftada 1000 kişiyi besleyecek sebze ve meyve üretebilmektedir.
Brezilya’daki Ecoovila ekoköyünde bütün evler güneş enerjisinden en iyi şekilde yararlanmak için güneşe göre konumlandırılmıştır. Güneşten elde edilen enerjiyi gece de kullanmak için şömineli merkezi bir ısıtma sistemi tasarlanmıştır. Sıcak su genelde güneş panellerinden elde edilmektedir. Evler,  klima kullanımına gerek kalmayacak şekilde tasarlanmıştır. Evler, yer altı bölümleriyle yüzeydeki kanallardan geçen hava akımlarıyla serinletilir. Ayrıca, yazın evlerin serin kalmasını sağlayan estetik görünüme sahip çim çatılar kullanılmaktadır. Kanalizasyon sistemi biyolojik bir arıtma sistemi olan sazlıklar vasıtasıyla arıtılır. Arıtılan sular bahçelerde yetiştirilen ürünleri sulamakta kullanılır.
Örneklerde görüldüğü gibi ekoköy sakinleri birlikte yemek yiyen, araç gereçlerini ulaşım vasıtalarını ortak kullanan dayanışma ruhunun üst seviyede olduğu mutlu insanlardır. Çevrenin temiz, yiyeceklerin temiz ve sağlıklı olduğu huzur dolu alanlar aslında pek çoğumuzun hayalini ettiği yerledir. Bir nevi post-modern İMECE merkezleridir. Ekoköyler şehirlerin yoğunluğundan ve stresinden kurtulacak yerler olduğu gibi dünyanın küresel iklim değişikliklerine karşı mücadele edilecek yerledir.
Ülkemizde henüz kurumsal bir ekoköy sistemi yok, ama insanlarda eko-evlere doğru yoğun bir ilginin olduğu gözlemlenmektedir. Eko-evlerin ilerde ekoköyleri dönüşmesi gerekmektedir. Hatta eko-şehirler de olmalıdır. Yoksa çocuklarımıza bırakacağımız bir çevremiz olmayacağı gibi, kendi yaşam alanlarımızı da kaybedeceğiz.

Hakan Tunç
Yazar

Yorumlar kapandı.